6 Eylül 2009 Pazar

YERLEŞME ÇEŞİTLERİ

YERLEŞME ÇEŞİTLERİ

A. KIRSAL YERLEŞME
Türkiye’de, nüfusu 10.000'in altında olan yerleşmelere denilmektedir. Kır yerleşmeleri, tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin birlikte yapıldığı ya da ön plana çıktığı yerleşmelerdir. Kırsal yerleşmelerin bazılarında yerleşik hayat tarzı (köy, mahalle, çiftlik gibi), bazılarında konar - göçerlik veya yaylacılık gibi yarı yerleşik tarz görülür.
Kırsal yerleşme çeşitleri
a) Köy altı yerleşmeleri: Mahalle, çiftlik, mezra, kom, divan, oba, yayla gibi yerleşmelere denir. Bunlar köylerden küçüktür. Daha çok, hayvancılık amaçlı veya yazları serinlemek amacıyla kurulmuştur. Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Karadeniz ve Akdeniz bölgelerinde yaygındır.
b) Köyler
c) Kasabalar

Kır Yerleşmeleri, arazinin yapısı ve su kaynaklarının özelliğine göre ikiye ayrılır.
Toplu Kır Yerleşmeleri
Dağınık Kır Yerleşmeleri

Toplu Kır Yerleşmeleri

Evlerin birbirine çok yakın olduğu kır yerleşmeleridir. Bu tür yerleşmelerde iklim koşulları belirleyici olmuştur. Yerleşim birimleri su kaynaklarının çevresinde toplanmıştır. İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde yaygın olarak görülür.

Dağınık Kır Yerleşmeleri

Evler arasında uzaklığın fazla olduğu, geniş bir alana yayılan kır yerleşmeleridir. Bu tür yerleşmelerde arazinin engebeli durumu tarım topraklarının küçük, parçalı ve dağınık olması belirleyici olmuştur. Yağışların ve su kaynaklarının bol olması dağınık yerleşmeyi kolaylaştırmıştır. Karadeniz Bölgesi’nde dağınık yerleşme yaygındır.
Kır yerleşmeleri sürekliliğine göre de ikiye ayrılır: Kalıcı kır yerleşmeleri ve geçici kır yerleşmeleri.
Kalıcı yerleşmeler
Mahalle, divan, çiftlik tir.

Geçici Yerleşmeler

Ülkemizde kır yerleşmelerinin, ekonomik açıdan tamamlayıcısı olarak gelişmiş, ekonomik faaliyetin tarım ve hayvancılığa dayalı olduğu yerleşmelerdir. Yayla, mezra, oba, kom, ağıl gibi adlar verilen geçici yerleşmeler Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaygın olarak görülür. Ayrıca mevsimlik olarak konaklamak amacıyla gidilen yazlık siteler, dağ ve bağ evleri de geçici yerleşmelerdir.

Yayla: Yaz aylarında hayvan otlatmak veya tarımsal faaliyette bulunmak amacıyla gidilen geçici yerleşmelerdir. Yaylalar dinlenmek amacıyla gidilen yazlık sayfiye yerleri de olabilir.

Mezra: Bazı ailelerin tarım alanlarının az olması, kan davaları gibi nedenlerle bulundukları sürekli yerleşmelerden ayrılıp daha uzak bir yere yerleşmesiyle oluşmuş yerleşmelerdir. Tarımsal faaliyetler hayvancılığa göre ön plandadır. Bir kaç ev ve eklentilerden oluşan mezralar zamanla sürekli yerleşme haline gelebilir. Örneğin Elazığ, Harput’un bir mezrası iken zamanla büyüyerek kent haline gelmiştir.

Oba : Daha çok göçebe hayvancılık yapan toplulukların geçici olarak yerleşip, çadır kurdukları yerleşmelerdir.

Dam : Köy ailelerinin geçici bir süre için yararlandıkları yerleşme biçimidir. Bölge köy yerleşmelerinde bir kısım aileler, birkaç aylık süre için köylerinden ayrılarak, kendi bahçe, tarla ve otlaklarındaki damlarda oturduktan sonra, tekrar köylerine dönerler.

Kom : Ekonomik faaliyetin büyük ölçüde hayvancılığa dayalı olduğu aileler veya kişiler tarafından oluşturulan geçici yerleşmelerdir.

Ağıl : Hayvanların barındığı, çevresi taş veya ahşap ile çevrili yerlere ağıl adı verilmektedir. Ağıllar zamanla nüfusun artmasına bağlı olarak sürekli yerleşme haline gelebilir. Sürü sahipleri tarafından kurulan ağıllar kış mevsiminde hayvanların korunması amacıyla kullanılır.

B. KENTSEL YERLEŞME (ŞEHİRLER)

Türkiye’de, nüfusu 10.000 den fazla olan yerleşmelere kentsel yerleşme denmektedir. 1935'e kadar nüfusun % 80'i köylerde otururken, kent nüfusu % 20'sini oluşturuyordu. 1997 yılında yapılan sayım sonuçlarına göre, ise nüfusun % 65'i kentlerde % 35'i kırsal kesimde toplanmıştır. 2007 nüfus sayımlarına göre bu oran kent nüfusu %70, kır nüfusu %30 olarak değişmiştir.
Türkiye’de özellikle sanayinin gelişmesine paralel olarak göç olayı artmış ve yeni kentler ortaya çıkmış ya da kentlerde aşırı büyümeler meydana gelmiştir.
Türkiye’de kentleşme hızı sanayileşme hızından daha yüksektir. Bu durum gecekondulaşma gibi birçok problemi beraberinde getirmiştir. Ülkemizde kentleşme oranının en yüksek olduğu bölge Marmara’dır. Bu durum, bölgenin çok göç aldığını ve sanayileşmede ileri gittiğini gösterir. Marmara’yı, Ege, İç Anadolu, Akdeniz, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgeleri takip eder. Kentleşme oranı en az Karadeniz Bölgesi’nde görülür

ŞEHİRLERİN SINIFLANDIRILMASI

1. Nüfuslarına Göre: Uluslararası düzeyde ortak bir ölçü olmamakla birlikte genelde nüfuslarına göre şehirler şu şekilde gruplandırılmaktadır:
* Küçük şehir: Nüfusu 10.000–100.000 arasında olanlar
* Orta şehir: Nüfusu 100.001–500.000 arasında olanlar
* Büyük şehir: Nüfusu 500.001–1.000.000 arasında olanlar
* Çok büyük şehir (metropol): 1.000.000'dan çok olanlar

2. Fonksiyonlarına Göre: Şehir fonksiyonu denilince ona merkezi özellik kazandıran, gelişmesinde etkili olan sosyo–ekonomik özellikleri anlaşılır. Şehirsel fonksiyonlar genel olarak üç ana grupta toplanır:
* Ekonomik fonksiyonlar: Örnek: Tarım şehirleri, sanayi şehirleri, ticaret şehirleri
* Kültürel fonksiyonlar: Örnek: Üniversite şehirleri
* İdari fonksiyonlar: Örnek: Başkentler

Tarım Şehirleri: Ekonomisi tarıma dayalı olan şehirlerdir. Çevre köylerin alışveriş yerleri, pazarları niteliğindedirler.

Ticaret Şehirleri: Ekonomisi büyük ölçüde ticarî faaliyetlere dayalı olan şehirlerdir. Bildiğiniz gibi ticaret, ucuz mal alıp pahalıya satarak aradaki farktan para kazanma faaliyetidir. Dolayısıyla ticaretin olabilmesi için öncelikle fazla miktarda mal üretimi yanında kolay ulaşım ve merkezî bir konum şarttır.

Liman Şehirleri: Bir limanın ya da liman şehrinin gelişmesinde art ülkesinin (hinterland) genişliği ve gelişmişliği çok önemlidir.
Hinterland: Bir limanı ticarî etkinliği bakımından besleyen, ona çeşitli ulaşım yollarıyla bağlı bölgeye denir.

Sanayi Şehirleri: Sanayi denilince her çeşit hammadde ya da yarı işlenmiş maddeleri işleyip doğrudan kullanılır hale getirme etkinliği anlaşılır. Sanayi şehri ise, ekonomik yaşamı büyük ölçüde çeşitli sanayi kuruluşlarının etkinliğine dayanan şehir demektir.
Sanayi şehirleri madencilik şehirleri ve imalât şehirleri olmak üzere ikiye ayrılır:
a. Madencilik Şehirleri: Çeşitli madenlerin çıkarılması ve onların işlenme faaliyetleriyle geçinenlerin çoğunluğu oluşturduğu şehirlerdir. Zonguldak, Batman, Garzan, Raman, Soma, Maden, Murgul, Tavşanlı gibi.
b. İmalât Şehirleri: Bunlara asıl sanayi şehirleri de denilmektedir. Genellikle ham ya da yarı işlenmiş çeşitli maddeleri işleyen kuruluşlara sahiptir.
Ülkemizde imalât sanayinin en önemli fonksiyon olduğu 60'tan fazla yerleşim yeri vardır. Özellikle büyük şehirlerimizin hemen hepsinde sanayi fonksiyonu hâkim durumdadır.
Bu şehirlerimiz:
* Marmara Bölgesi’nde, İstanbul, İzmit, Adapazarı, Edirne, Lüleburgaz, Çorlu, Bursa, Susurluk, Balıkesir dir.
* Ege Bölgesi’nde İzmir, Uşak, Denizli, Manisa dır.
* Orta ve Batı Karadeniz bölgeleri’nde Samsun, Karabük, Ereğli, Turhal dır.
* Güneyde Adana ve çevresinde Adana, İskenderun, Gaziantep, Mersin dir.
* İç Anadolu’da Ankara, Kırıkkale, Eskişehir, Konya ve Kayseri dir.
Sanayi şehirlerinin gelişmesi, ortaya çıkması rastlantı değildir. Bunda etkili olan faktörler:
* Ulaşım (önemli ticaret yolları üzerinde yer alma)
* Yeraltı kaynakları (değerli madenlere sahip olma)
* Hammadde (tütün, pamuk, zeytin vb. önemli hammadde kaynakları üretme)
* Enerji ve su kaynaklarının varlığı
* İşgücünün kolay sağlanması

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder