8 Mart 2009 Pazar

TÜRKİYE’DE YERLEŞME TİPLERİ Kır Yerleşmeleri Köy Altı Yerleşmeleri LİSE 10.SINIF COĞRAFYA KİTABI LİSE 2.SINIF

TÜRKİYE’DE YERLEŞME TİPLERİ Kır Yerleşmeleri Köy Altı Yerleşmeleri LİSE 10.SINIF COĞRAFYA KİTABI LİSE 2.SINIF

b.Köy Altı Yerleşmeler
Köy altı yerleşmeler: İdari açıdan köye bağlı, köyden daha küçük, tek ev ve eklentileri yerleşme grupları ve mahalleler şeklinde sınıflandırılan toplu veya dağınık yerleşmelerdir.

Köy olmanın gerekli şartlarına sahip olmayan, köyden daha basit yerleşme şekilleridir. Bunların bir kısmı sürekli (çiftlik, divan, mezraa, mahalle)bir kısmı ise geçici (yayla, oba, kom, ağıl)yerleşme şekilleridir.

Örneğin tarım ve hayvancılıkla geçinen bu yerleşmelere Ege’de çiftlik, Karadeniz’de Canik, Akdeniz’de oba, Doğu Anadolu’da mezra veya benzerine ağıl denmektedir.

Köy altı yerleşmelerin oluşmasındaki başıca etkenler şunlardır;
* Engebeli yerlerde tarım topraklarının parçalanmış olması
* Tarım arazilerinin yetersiz olması ve birbirinden uzak olması
* Hayvanlar için otlak ve barınak temini
* Devlete ait arazilerin özellikle orman alanlarının topraksız aileler tarafından kullanılması
* Aileler arasında çıkan anlaşmazlıklar
* Kalabalık ailelerden kaçarak bağımsız yaşama isteği,

Ülkemizdeki en yaygın köy altı yerleşmeleri; mahalle, yayla, çiftlik, mezra, kom, oba, ağıl, divan, barla, güzle ve damdır.

Mahalle: Köyaltı yerleşme şekillerinin en gelişmiş ve köy olabilme potansiyeli en yüksek olanıdır.Mahalleler; Batı Karadeniz, Batı Anadolu, Akdeniz ve Marmara’da yaygındır.

Tek ev ve eklentilerin yerleşme grubuna dönüşmesi ve bu grupların çoğalmasıyla oluşurlar. Bazen akrabaların biraraya gelmesiyle de oluşabilecekleri gibi, birbirini hiç tanımayan, ancak sosyo–ekonomik bağları bulunan insanların toplanmasıyla da oluşabilirler.
Mahalleler de toplu, dağınık ve gevşek olmak üzere çeşitli gruplara ayrılabilirler.Ülkemizde gevşek ve dağınık dokulu mahalleler Karadeniz bölgesinde, buna karşılık toplu dokuya sahip mahalleler ise Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve kısmen Akdeniz bölgelerinde bulunurlar.

* Mahalle ve mezralar bir köyden ayrılmış, fakat idari fonksiyonu olmadığı için ayrı bir köy sayılamayan yerleşme üniteleridir.

Çiftlik:Geniş bir arazi üzerinde tarım veya hayvancılık ya da ikisini birlikte yürütmek amacıyla kurulmuş yerleşme ünitesine çiftlik denir. Ekonomik faaliyetin yıl içindeki süreklilik durumuna göre çiftlik yerleşmesi sürekli ya da geçici olabilir. Ülkemizde çiftlik tipi yerleşmelere daha çok Çukurova, Büyük ve Küçük Menderes ovalarıyla, Trakya’da rastlamaktayız. Ege ve Akdeniz bölgelerimizdeki çiftliklerde pamuk, Trakya’dakilerde ise tahıl ve ayçiçeği tarımı hâkimdir.
Türkiye içinde yaygın olduğu bölgeler başta Trakya olmak üzere Marmara Bölgesi, Ege, Akdeniz ve İç Anadolu’dur.

Oba: Oba, göçebe çobanların çadırlarından oluşan yerleşmelerdir. Batı ve Güneydoğu Toroslar ile Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’da yaygındır.
Asıl ekonomik fonksiyonu hayvancılık olan bu yerleşme şekli, gezici bir faaliyet olması nedeni ile bir bakıma “göçerevler” olarak da adlandırabileceğimiz çadırlardan ayrı düşünülemez.

Divan: Divan, birkaç mahallenin tek muhtarlık olarak birleştiği kır yerleşmeleridir. Özellikle Batı Karadeniz’de yaygındır.Kuzeybatı Anadolu’da Samsun-Bolu-İstanbul üçgeni içinde kalan sahada bulunan ve kendine has bir idari sistemin meydana getirdiği köyaltı yerleşme şeklidir. Ancak gerek
şekil gerekse isim bakımından eski özelliği devam eden divanlar sadece Kocaeli yarımadasında bulunur. Özellikle Kaynarca kazasında divanlar çok yaygındır.
Divanlar birden fazla mahallenin toplanmasıyla oluşmuş bir yerleşme şeklidir. Mahalleler grubu olarak da nitelendirilebilirler. Her bir mahalle genellikle tek bir ailenin
üremesinden meydana gelmiştir. Divan içindeki bir mahallede oturan muhtar ve diğer mahallerin de katılımıyla oluşturulmuş bir ihtiyar heyeti tarafından idare
edilmektedir. Muhtar hangi mahalleden seçilmiş ise muhtarlık oraya taşınmaktadır.
Yerleşik bir özellik gösterirler. Çoğunda akrabalık bağı hâkimdir. Tarım, hayvancılık ve ormancılık başlıca geçim kaynaklarıdır.

Kom: Komlara özellikle Doğu Anadolu başta olmak üzere Güneydoğu Anadolu’da da rastlanır.Aslında mezraya oldukça benzemekle birlikte kendisine has bazı özellikleri vardır. Komları mezradan ayıran ana karakteri, hayvancılığın ağırlığının hissedilmesidir. Nitekim
kom’u; köy sahasının dışında hayvan beslemek için yapılmış birkaç ağıl ve çoban kulübesinden oluşan bir iskan şekli olarak tarif etmek mümkündür. Öte yandan
komlar mezralara nazaran çok daha küçük sahalarda yeralmışlardır.Komlarda meskenlerin çoğu ağıllardan müteşekkildir. Hatta çok basitlerinde çobanın
barınacağı ayrı bir mesken dahi yoktur ve çoban da ağılların içinde kalır. Ancak aynı çatı altında olmasına rağmen çoban için yapılmış ufak bir ocak ve hayvanlardan
ayrılması için zeminin yükseltilmesi ile oluşturulmuş, nisbeten yüksek bir yer mevcuttur. Buna “seki” adı verilir. Komlar da mezralar gibi çoğunlukla kiraya verilirler.
Komlar yaz devresinde genellikle boştur. Çünkü hayvanlar ilkbaharda kiralanan meralara götürülürler ve ancak kış başında kom’a geri dönülür.
Yurdumuzda daha çok Doğu Anadolu Bölgesi’nde (Tunceli, Erzurum, Kars, Muş ve Ağrı illerimizde)bulunmaktadır.

Mezraa:Mezra; Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu ile Doğu Karadeniz’de yaygındır. Mezralarda ekonomik fonksiyon çoğunlukla tarımdır. Yüksek yerlerde hayvancılık faaliyetleri yoğunluk kazanır.

Mezra Anadolu’nun doğu yarısının en tipik yerleşme şekillerinden biridir. Özellikle Siirt, Batman, Mardin, Diyarbakır, Bingöl, Elazığ, Tunceli, Malatya, Kahramanmaraş,
Urfa ve Sivas illerinin sınırları içinde kalan sahalarda yoğunluk gösterirler. Mezranın kuruluş yeri tamamıyla topoğrafya ile ilgili olup, röliyefin arızalandığı,
platoların sıkça yarıldığı, oldukça engebeli, bu nedenle geçim sahasının dar olduğu kesimlerde sayıları son derece fazladır.
Hayvancılık ve tarım faaliyetlerinin bir arada yürütüldüğü basit bir yerleşme şeklidir. Köylerin ortak kullanım sahalarının dışında olan 50′den fazla nüfusu geçindiremeyecek kadar dar topraklara sahip yerlerdir.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde yaygındır. Geçici mezraalar yanında; daha fazla nüfus barındıran, hayvancılık ve çiftçiliğin birlikte yapıldığı, sürekli ikamet edilen mezraalar da vardır.Komlarda olduğu gibi mezraalardaki meskenlerde de temel yapı malzemesi genelde taştır.

Yayla:Köye bağlı yerleşme birimleri içinde en yaygın olanı yayla yerleşmeleridir. Yaylalar yaz döneminde halkın hayvanlarını otlatmak için çıktıkları alanlardır. Geleneksel yaylacılık anlayışı günümüzde değişmeye başlamıştır. Kuzey Anadolu dağ sıralarında denize bakan yamaçlardaki yaylalar turizme açılmıştır. Yayla turizminin gelişmesiyle birlikte buralarda lüks konutlar ve oteller çoğalmıştır. Benzer değişim Toroslar ve Ege Dağları üzerindeki yaylalarda da görülür. Güney Anadolu sıradağlarında klasik anlamda yaylacılık yüksek kesimlerde yapılır. Göçebe yörüklerin sürdürdüğü bu tip yaylacılık, hayvancılığa dayalı bir faaliyet olarak devam eder. Aynı faaliyete ülkemizin doğu ve güneydoğu kesimlerinde de rastlanır. Toros Dağlarındaki yayla yerleşmeleri sıcaklardan korunmak amacıyla sayfiye olarak kullanılmaktadır.

Türkiye’nin en yaygın köyaltı yerleşme şekli yayla olup, bölge ayırdetmeksizin hemen her köyümüzün, kasabamızın, hatta bazen şehirlerimizin dahi birer yaylası
vardır. Yayla en basit görünümü ile insanların yılın en sıcak aylarını geçirdikleri bir mahal olup, şu şekilde tarif edilebilir; Yaz ayları içinde hayvan otlatmak, ziraat yapmak veya
geçimin temini için her türlü işte çalışmak, hatta dinlenmek amacıyla çıkılan, gidilen,köyün hayat sahasının dışında kalan, çoğu kez köyden oldukça uzak olmasına
karşın sosyo-ekonomik bağlarla köye bağlı bir geçim sahası veya köyün asıl geçim sahasına ekli ikinci bir bölümüdür.
Yaylaların lokasyonunda her bir bölgenin kendine has coğrafi koşulları rol oynar. Örneğin; İç Anadolu’da yaylacılık, suyun yaz aylarında da bulunabildiği yerlere
doğru yatay istikamette gerçekleşirken, suyun her zaman bulunabildiği dağlık kesimlerde ise alpin çayırlar yazın hayvan otlatmak için uygun olacağından yayla
olarak seçilirler ve böylece yaylacılık düşey istikamette gerçekleşmiş olur. Ancak ülkemizde yaylacılık faaliyetleri çoğunlukla düşey doğrultuda olup, sadece Karapınar
yöresi yatay yaylacılık faaliyetleri ile tanınır.
Aslında Türkiye’nin coğrafi potansiyelini “alt zon” ve “üst zon” olarak düşey doğrultuda iki farklı bölgeye ayırmak doğrudur. Alt zonda daimi iskan bulunur ve kır
nüfusumuzun % 90′ı burada yaşar. Kış ziraati burada yapılır, köylere civar sahalarda hayvan otlatılır. Bu zon, yaz aylarında coğrafi potansiyelini kaybeder. Oysa üst
zonda yazın karlar erimiş, çayırlar gelişmiştir. Yani alt zonun kış aylarındaki özellikleri hakim olmuştur. İşte bu nedenle hemen her bölgemiz Nisan-Mayıs aylarından
itibaren milyonlarca kır insanı evi, eşyası, yiyeceği ve hayvanıyla üst zona hakaret eder ve yılın 5-6 ayını burada geçirir. Türkiye’nin bu şekilde farklı iki geçim kuşağına
sahip olması, yaylaların bu kadar fazla olmasını sağlamıştır.
Ancak ülkemizde yaylalar da diğer köyaltı yerleşme birimleri gibi hızla kabuk değiştirmektedir.
Artık pekçok yayla geçimin temini için değil, dinlenmek için kullanılmaktadır.
Hatta bazı yaylalar tamamen turizm amaçlı olarak kullanıma açılmışlardır.

Ayrıca yaylaların serin havası hayvanlara ve özellikle koyunlara iyi gelmekte, süt ürünlerinin bozulmasını da geciktirmektedir. Doğu Anadolu, Akdeniz ve Karadeniz bölgelerimizde oldukça yaygın bir yerleşme şeklidir. Yaylacıların meskenleri çadır ya da taştan yapılmış evlerdir. Su kaynakları bazen bir yamaç kaynağı, çoğu zaman da kar sularıdır. Yurdumuzda turizm ve yazı serin bir yerde geçirmek amaçlarına yönelik yayla yerleşmeleri de bulunmaktadır. Özellikle Orta Toroslar üzerindeki yaylaların çoğu yazın yakıcı sıcaklarından kurtulmak isteyenlerin akınına uğramaktadır. Adana, Mersin, Tarsus gibi.

Ağıl: Ağıl yerleşmelerine ise Türkiye’de hayvancılık yapılan bütün yerlerde rastlanır.Kırsal kesimde davarların (koyun, keçi)barındırıldığı üst açık çitle çevrili yerlere ağıl denilmektedir. Bunlar genelde köyün dışında bulunur.
Bazen taş veya kerpiçten yapılmış binalar da bulunur. Genelde yaz mevsiminde kullanılır.

Yukarıda belirttiğimiz köy altı yerleşim birimlerinden başka bağ evi, dam, değirmen, petrol istasyonu, kaplıca, fabrika gibi yerleşmeler de bulunmaktadır.

Dam: Daha çok hayvan yetiştirilen geçici yerleşmelerdir.

Bağ evleri: Bağcılık faaliyetlerini geliştirmek amacıyla yapılmış evlerdir.

Dalyan: Deniz kıyılarında balık üretmek için yapılmış yerleşmelerdir.

COĞRAFYA 10 DERS KİTABI
COĞRAFYA 10 DERS NOTLARI
COĞRAFYA 10.SINIF DERSİ ETKİNLİKLERİNİN CEVAPLARI
COĞRAFYA 10.SINIF DERSİ ÖLÇME DEĞERLENDİRME VE TEST SORULARININ CEVAPLARI
COĞRAFYA 10.SINIF ÖDEVİ
COĞRAFYA LİSE 2.SINIF DERSİ ÖLÇME DEĞERLENDİRME VE TEST SORULARININ CEVAPLARI
COĞRAFYA LİSE 2.SINIF DERSİ ETKİNLİKLERİNİN CEVAPLARI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder